Duyum eşiği diye birşey var. Lisede psikoloji derslerinde tepki,
duyum ve duyum eşiği sıralamasıyla anlatırlardı. Hatırladınız mı ? Sevgilimiz bizi sinirlendirdiğinde kafasına fırlatılan
bardak eylemi bir tepki mesela. Duyum ise duyduğumuzu, gördüğümüzü vs algılama
durumumuz. Duyum eşiği ise ne zaman duymaya, görmeye başladığımız ve nereye
kadar görüp duyabildiğimiz.
Ne zaman duymaya başlıyoruz mesela ya da nereye kadar görebiliyoruz? Nereden sonra başlıyor körlük, sağırlık ?
Ne zaman duymaya başlıyoruz mesela ya da nereye kadar görebiliyoruz? Nereden sonra başlıyor körlük, sağırlık ?
İşin ilim bilim irfan kısmını bir yana bırakarak olayı tamamen farklı bir boyutta yorumlayasım geldi bir anda. Bence canımız ne kadarını istiyorsa o kadarını görebiliyoruz ya da duyuyoruz. Gerisi gerçekten orada olsa da bize
yalan... Bilmediğiniz şey aslında yoktur derler ya onun gibi birşey işte. İnce
bir çizgi bu biliyorum. Zamanını, mekanını bilemediğimiz ince bir çizgi.
Kaldırsak bu ince çizgileri olmaz mı ?
Yoksa hiç aşmamalı mı ?
İnce çizgilerle dolu hayat. Söylediğin her sözü
tartman gereken ve bir şekilde güzel bir paket haline getirip sunman gereken
zamanlarla dolu sözüm ona arkadaşlıklar var mesela. O kadar az insan var ki bizi olduğumuz gibi
kabullenen, öyle seven ve yanında kendimizi rahat hissettiğimiz. İnce çizgiler
yok onlarla beraberken. Saf benliğimiz var. Biliyorsunuz ki yanlış da yapsanız
onlar orada sizinleler. Elleri üstünüzde, tökezlediğiniz an yanınızda...
Bugün epey duydum bu varlığı muallakta olan çizgiyi de oradan takılıp kaldı aklıma. "Çok ince bir çizgi var orada" der insanımız çoğu zaman. İşte o çizgiyi aştın mı çok ayıp olur, bu iş biter, kavga edersin ya da en tehditkar olanı "kaybedersin" vs... vs...
Olmaz yani ! hiç uğraşmayın o çizgi oradan kalkmıyor. Aşmayın da zaten size zahmet ... yoksa bir sürü dert, tasa, tantana... Sonra ayıkla pirincin taşını...
Yazının başlığı olduğu için ve biraz da umut dolu bitsin diye bu yazı, yıllar önce unuttuğum bu şarkının sözlerini de buraya yazmadan edemedim
Ne güzel bir gece
Sanki daha aydınlık
Sanki bir kapı
Yarınlara aralık
Hem yarından önceki büyük umutlarla
Hem dünden sonraki pişmanıkla karışık
Yazacaklarım kendi yorumumdur.
YanıtlaSil"Bir yılanın kabuk değiştirmesi gibi veya Beyaz kaya kartalının yeni pençeleri için tek başına-tüm duygularını dondura-rak geçirdiği zaman.
Bu değişimlerde bedenlerindeki açık yaralar iyileşirken yeni umutlarla ruhlarındaki yaralrıda onarıyorlar.
geçmişlerinin verdiği tecrübe ile şekillenen yeni beden ve ruh ile hayata devam ediyorlar.
Yüz yıllık ağaçlar hep aynı yerde her mevsim yeniden değişerek ,her mevsim yeniden onararak. mevsimler yıla yıllar bir ömüre... hep kabuk değiştirerek.(bazı mahluklar vardırki, ne kadar kabuk değiştirirse değiştirsinler,varlık olmaktan öteye gidemezler, yaşarlr ve ölürler. o kadar. Ot gelip saman giderler.Duydu-sevgi- onlr için bir anlık tatminden ibarettir. Sürekliliği yoktur. Aynalara bakarken bile kendilerine karşı azap ve ızdırap içindedirler. Bunlar için cizgi aşılmaz. değmez. onlar zavallılıklarını anlayamazlar. Çünki hep aynı yönde giderler.)
Değişmeyen tek şey: Yılanın düşmanlığı, Kartalın leşe özlemi. Ağaçların dört mevsimlik güzelliği.
Üzüntüleri, sevinçler, ve yaşamları süreli.
O çok zarif,kırılgan,naif,baştançıkartıcı,ateş gibi,yakıcı,yıkıcı,yok edici...
O cizgi kardeşliği,dostluğu düşman hale getiren cizgi,
İnanın kendisine saygısı,insanın kendisi ile yarıştığı,kendini aştığı,çoğu zaman izli kurşun yarası,
O Cizgi,geri dönülemeyecek pişmanlıklarıda beraberinde getiren, dokunuşlar,telafisi mümkün olmayan sözler, zaten imknsız olanları çaresizliğe götüren hareketler,duygulr,duyumlar, bir kere aşıldımı,koparan,utandıran,cürüten,ciğnenen toplumsal ve geleneksel edep kuralları,kahrolası aşılmaması gereken o cizgi var.
O CİZGİYİ AŞANLAR " PİRİNCİN TAŞINI" BİR TÜRLÜ TEMİZLEYEMİYOR,
Önemli olan yaşadığın zamanın hikayesi.Hangi çizgilerden dönüşlerin sana başrıyı veya sevinci veya hüznü veya kendine güvenini taşıdığına bakmalı,,,
BEN HEP BURADAYIM. UNUTMA.
umut varsa dümende kim olursa olsun sen o cizgilere hakim olduğun müddetce güzel günlerin olacak.
Seni seviyorum. Sen ve Banu olduğunuz için hayatı daha sadık , sade ve insanca yaşıyorum.
Baban.