Ocak 03, 2011

Petrograd...Leningrad...St Petersburg...

Bugün bana “topla bavulunu St Petersburg’a yerleşiyorsun” deseler inanın koşarak hava alanının yolunu tutarım. Şimdiye kadar gördüğüm şehirler arasında beni en çok şaşırtan yerlerden birisi St Petersburg. Nedense karamsar bir tablo  bekliyordum trenle Moskova’dan yola çıktığımda. Dostoyevski’nin Beyaz Geceler’inden kalma yarım yamalak tahminlerimle 4 saat yolculuktan sonra, gece ışıkları altında ağzım açık küçük bir şehir turu yaptım. Burası açık hava müzesi. Binalar, caddeler, kanallar, kiliseler, köprüler ... her birinin ayrı hikayeleri... Bir de kapalı alan müzeler var tabii ; Hermitage, Dostoyevski’nin evi, Pushkin’in evi, Kazan Katedrali, Voskresenia Khristova Kilisesi...
Dostoyevski kanal DSC_1428

St Petersburg küçük adacıkları birbirine bağlayan köprüler ve kanallardan oluşuyor. Deli Petro bu şehri Rusya’yı Avrupa’ya açmak için kurmuş. Tarih içinde bir çok kez isim değiştirmiş. Petrograd, Leningrad sonra St Petersburg... İkinci dünya savaşından da nasibini almış. Tam 900 gün işgal altında kalmış. 

Yerel halkın tavsiyesini sizlerle paylaşmadan edemem: St Petersburg yazın beyaz gecelerde görülmeliymiş. Biz kış mevsiminde burada olduğumuz için hava sabah 9 gibi aydınlanıp öğleden sonra 15.30’dan sonra kararmaya başlıyordu. Yılın ilk karını da burada gördük. İnanılmaz bir soğuk vardı. Yarım saatte bir sıcak bir yere girip dinlenmemiz gerekti çünkü buranın soğuğu bizim bildiklerimize pek benzemiyor. Ama ne havanın soğuğu ne de kısa günler bu şehrin güzelliğini gölgeleyemiyor.
park

Hayatımın en güzel yemeğini St Petersburg’da yedim. Daha önce bu cümleyi üç yıl önce Hong Kong’da yediğim bir akşam yemeği için kullanmıştım ama Palkin’de yediğim Rus yemeğinin tadı hala damağımda. Palkin, Nevsky caddesinde 47 numarada. Nevsky caddesi St Petersburg’un en işlek ve meşhur caddesi. Maalesef yemeğin ucuz olduğunu söyleyemeyeceğim ama siz de bizim gibi her seyahatte kendinize güzel bir yemek için müsade ediyorsanız, Palkin kesinlikle kaçırılmaması gereken bir adres. Yemeğiniz bittikten sonra bayanlara bir kutu çikolata da Palkin’in hediyesi.

Daha uygun ama yine çok güzel bir yemek için Stroganoff Steakhouse’a kesin uğrayın. Etleri çok lezzetli ve servisi çok iyi. Biz restaurantı bulmakta biraz zorluk çektik ama biraz bizim hatamız oldu. Yürüyelim dedik ve kendimizi garip sokaklarda bulduk. Restaurant Konnogvardeisky bulvarında, gitmeden bir haritaya göz atmanızı öneririm.

Sıcak çikolata, kahve ve tatlı için en güzel adres Cafe Singer. 28, Nevsky caddesinde Kazan Katedrali’nin tam karşısında yer alıyor. Kocaman camlarının yanında bir masa bulursanız keyfinize doyum olmaz. Caddenin ve katedralin manzarasına karşı chillili sıcak çikolata ve danish (özellikle pecan ve maple syrup lu olanı) şiddetle tavsiye edilir.

singer-kazan singer

Güzel bir bar bulup biraz gece hayatı yaşamak isterseniz iç dekorasyonunu çok seveceğinize emin olduğum Begemot’u öneririm. Burada yemek yiyebilir ya da sadece içki içebilirsiniz. Bu arada Begemot’un ne anlama geldiği girişteki heykellerden kendini belli etse de ben yine de söylemeden geçemeyeceğim;  Begemot Rusça’da hippopotam demek. Adresi Ul. Sadovaya 12.

St Petersburg’da taksiler çok uygun. Biz ya yürüdük ya da taksiye bindik. Alışveriş konusu biraz karmaşık çünkü Rusya’da yerel hediyelikler dışında çok fazla alışverişe teşvik eden bir durum yok. Öncelikle Türkiye’de herşey daha güzel ve en önemlisi daha ucuz. O yüzden alışveriş sevdalısı arkadaşlarıma sesleniyorum, pek heveslenmeyin...

Son olarak eğer vaktiniz kalırsa mutlaka bir bale gösterisine gidin. Dünyanın en ünlü balerinlerini yetiştiren St Petersburg’da hafta içi bile gösteriler için yer bulmak çok zor. Biz Don Kişot’u izledik, hayran kaldık ! Size de şiddetle tavsiye ederim...

st