Eylül 26, 2012

Tang Yau Hoong

A great designer from Malaysia












Hayvanları koruyalım

Lütfen yeni yasaya karşı bir imza da siz atın !

http://www.sessizkalmasucaortakolma.com/dilekce/dilekce_detay.asp?id=1311&DURUM=2

Paint the town black

İrlanda Arthur's Day kutlama hazırlıklarında. Herşey tamam. Guinness herşeyi hazırlamış. Festival, gruplar, müzik, içki, eğlence... Bir de güzel reklam yapmış ki izlemeye doyamadım. Kalkıp İrlanda'ya gidesim geldi. 

Bana sanırım artık mazilerde kalan ve yurdumda düzenlenen Efes One Love Festival'ı hatırlattı biraz. 
Hey gidi günler ! İçkinin mevzu bahis olmadığı güzel günler !


Fotoğraf sanat mıdır ?

Ne yeni alevlenmiş ne de klişe olmuş bu sorunun yanıtı, bence sanatın ta kendisi gibi subjektif. Kimileri fotoğrafı sanatın dışında tutar. Onlar için sanat resimdir, heykeldir, müziktir ve belki doğrudur da... Kimileri de ciddi bir "fotoğraf sanattır" savunucusudur.

Sanat nedir sorusunun cevabına bile girmeden beni düşündüren birkaç noktayı burada dile getirmek istiyorum. Sanat, sanatçının bir konuyu söyleme biçimidir bir bakıma öyle değil mi ? Siyasi kaygısı olabilir, sosyal kaygısı olabilir ama sonuçta sanatçı size düşüncelerini sanatıyla açıklamaktadır. Sanat eserine bakarken size birşey hissettirmek ister ya da birşey düşündürmek... Yüzünüzde ya bir gülümseme belirir ya da bir üzüntü, kızgınlık vs.

Şimdi siz söyleyin aşağıdaki fotoğraflara baktığınızda bu fotoğraflar size birşey düşündürüyor mu? Sizde pozitif ya da negatif bir his uyandırıyor mu? Cevabınızı az çok biliyorum... O zaman fotoğraf sanat mı tartışması size de boş gelmiyor mu ?





Eylül 25, 2012

Jean Paul imzası kola şişelerinde

Absolut'un Jamie Hewlett imzalı konsept şişesinden sonra Coca Cola kolları sıvamış Jean Paul Gaultier ile anlaşıp ortaya bu şişeleri çıkarmış. Perakende pazarında hızla esen dizayn rüzgarına yeni bir dizayn şişe daha eklenmiş oldu. En güzeli de bu olmuş. Sanırım henüz Gaultier'in önüne geçmiş bir iş yok. Absolut'un şişesinden edinmiştim, şimdi bir de bunlardan edinmek lazım. İçmeden saklamak için.




Eylül 14, 2012

Ne çok severim bu tarzı bir bilseniz :)

Daha henüz deneyemediğim bir teknik bu ! Ama çok seviyorum bu tarz fotoğrafları. Çok emek var biliyorum o yüzden takdir etmek lazım en azından fotoğrafçının sabrını. Pignotti Maurizio çekmiş bu fotoğrafı. Bana da paylaşmak düştü.

Çekeni kıskanmak boynumun borcu o ayrı.


Eylül 07, 2012

Bir kadın ve bir kadın daha

Çarşamba sabahı yolda yürürken bir sahneye tanık olduk. Bir annenin küçük bir bebeğe ne kadar sinirlenebileceğini ve bu sinir sonucu neler olabileceğini gördük aslında. Bebek daha yeni yürümeye başlamış, hani tasma gibi birşey takıyorlar bebeklere onlardan geçirilmiş üstüne ama pusetinde oturuyor. Neden bilmiyorum ama ağlıyor, sonra pusetinden düşüyor, sonra annesi onu düştüğü yerden kaldıracağına avazı bir avaz bağırıp o tasma gibi şeyle kızı yerde süründürüyor ve "kalk" diye bağırıyor. Tabi yerde sürünen bebek daha da çoşkuyla ağlamaya başlarken annesi yine avazı bir avaz bebeği bir hışımla pusetine oturtuyor. Gerisini göremedik. Sonra ne oldu bilmiyoruz. Ama sabah sabah asabımız bozuldu. Bir anne küçücük bebeğine nasıl bu kadar sinirli olabilir diye düşündüm sonra. Acaba aklından ne geçiyor çocuğuna bakınca...Çok sevgi dolu bir tarzı olmadığını anlamak o kadar da güç değil. Eminim çevrenizde çocuğuna ya da bebeğine sinirlenen, zaman zaman sabrı tükenen anneler görmüşsünüzdür. Ben gördüm ama hiçbiri hıncını bebekten almaya kalkan anne değildi. Kimse bebeğini tasmayla tutup yerde sürüklemedi. Bunu yapmak için farklı bir boyutta olmak gerekiyor diye düşünüyorum.

Ve aklıma Nevin geliyor. Nevin Yıldırım. Hani Isparta'da 28 Ağustos'ta tecavüzcüsünü öldürüp, kafasını keserek köy meydanına atan Nevin, "işte namusumla oynayanın kellesi" diye bağıran Nevin, tecavüzcüsü tarafından hamile bırakılan ve "ölsemde bu çocuğu doğurmayacağım" diyen Nevin. Belki sığınacak, anlatacak kimsesi olmadığı için belki de O'nun hakkını savunup, tecavüz edeni yargılayacak bir devlet olmadığı için kimbilir niçin gözünü karartıp katil oldu. Son bir umut kürtaj için devlete başvurdu ama devlet ona da izin vermedi. Şimdi karnında istemediği ve belki de doğduğu zaman yukarıda anlattığım anne gibi çocuğuna şevkatle bakamayacak bir kadın var elimizde. Koruyamadığımız, sahip çıkamadığımız binlerce kadından biri sadece. Devlet açıklamıştı "istenmeyen bebeklere gerekirse devlet bakar" diye. Keşke biri bu olayın takipçisi olsa. Bebek doğduktan sonra devletin eli bu çocuğun üstünde mi, sağlıklı beslenebiliyor mu, düzgün okutuluyor mu, piç damgası yiyor mu, annesine küfür ediliyor mu hepsini teker teker rapor halinde sunsa bize. Biz de kendi gözlerimizle görsek bu masum bebeğin güzel bir hayatı olduğunu. Ne maddi ne manevi olayların çocukta herhangi bir yara açmadığını vs.

Kadına şiddetin son sürat devam ettiği, şiddet gösterenlerin caydırıcı cezalara tabi olmadığı bir düzenin ne kadar umutsuz bir ortam yarattığını anlayanınız var mı ? Özellikle erkekler... biliyorum bir kısmınıza sivrisinek saz ama yine biliyorum ki bizi koruyacak bir grup var içinizde. Demokratik olan, kadını insan gibi gören hatta baş tacı yapanlarınız var biliyorum çünkü görüyorum, yaşıyorum. Anlaşılan ata erkil ülkemizde kadının sesi yakın gelecekte de duyulmayacak. O yüzden siz siz olun lütfen gördüğünüz duyduğunuz yerde kayıtsız kalmayın. Bizim de ülkenizin de sizin gibi erkeklere ihtiyacı var.


Doğa sizi de şaşırtıyor mu? Bazen gördüğünüze inanmak zor oluyor





Eylül 05, 2012

Kategoriler ülkesi

Bazen büyük resmi görebilmek için bir adım geri atın derler hayatta. Geriden bir bakın olan bitene bakalım gördüğünüz ve sandığınız şey aynı şey mi ? Ya da daha açık bir tabirle bir kağıdı gözünüzün dibine kadar getirin ve üstünde yazanı okumaya çalışın. Ne oluyor ? Harfleri bile seçemiyorsunuz di mi ? Okuyabilmek için kağıdı belli bir mesafede tutmanız gerekir. Hayatta böyle işte. Bazen olan biteni anlamak için biraz mesafeli durmak gerekiyor. Ama malesef milletçe mesafeli bakabileceğimiz dönemi çoktan geçtik. Artık tam ortasındayız olan bitenin... cümleten... Artık yeni bir düzenimiz var ve bu düzenin içinde her 2 kişiden biri ya terörist ya katil.  Bir durun düşünün mutlaka ikisinden birine dahilsinizdir. Ola ki kürtaj yaptırdınız ya da sezeryanla doğum yaptınız o zaman hooop katil kategorisine... Eğer çocuğum 60 aylık okula gitmesin derseniz hooop terörist oldunuz. Dün belki normal bir vatandaşken ertesi gün kalktığınızda anormal vatandaş kategorisine girdiniz. Blog yazdınız, facebook 'ta statü güncellediniz, twit attınız bunlar yarın sizi terörist listesine sokabilir. Sonrası allah kerim. Malum gazeteciler (ki bu zavallı gazeteciler tecavüzcü damgası bile yedi geçtiğimiz dönemlerde) yatıyor yıllardır terörist oldukları için. Daha suçları bile okunmadan.

Hadi diyelim şansınız yaver gitti siz ne katil ne terörist listesine girmediniz. O zaman dikkat... Özellikle çocukları olanlar. Kızınız her an 34 kişinin birden tecavüzüne uğrayabilir. Ya da oğlunuz bir kıza tecavüzden dolayı suçlanabilir. Ya da onlara birşey olmadı diyelim bir kadın olarak siz tacize uğrayabilirsiniz ve hasbelkader şikayette bulunma cesaretini gösterdiğiniz an teşhirci kategorisine girebilirsiniz. 

Gördünüz mü ? Türkiye'de kategori bol. Siz seçin beğenin yeter ki !

Aklınız alıyor mu olan biteni ? Artık midesi bulanmadan gazete okuyabileniniz var mı ?

En çok kadınlar için üzülüyorum. Ne gidecek yerleri ne bağıracak halleri var zavallı kadınlarımızın ? Utana sıkıla yaşıyorlar hayatlarını, istemedikleri adamlarla, kavga, dövüş, dayak, taciz... Ne kayıp hayatlar !!! Ve bu kaybı iki misli katlayan ne aciz bir sistem !