
Malumunuz
okuduğum kitaplardan alıntı yapıp bloguma yazmak adetim oldu adeta. Elimde Kate
Fox’un Watching the English adlı kitabı var. Fox kendini sosyal bilimadamı
olarak tanımlıyor kitapta ve kendi toplumunu gözlemlerken edindiği sonuçları
paylaşıyor. Birkaç yerde denk geldim ikili yaptığı konuşmalarda karşısındakini
tam olarak anlayıp anlamadığı ile ilgili ikileme düşüp şöyle cümleler kuruyor “acaba
paylaşım dediği ile ne kastediyor?” ya da “bundan anladığı ne? ”. O yüzden
bende merak ediyorum acaba ben derdimi anlatmaya çalışırken gerçekten
karşımdaki beni anlayabiliyor mu? Benim sosyal yapı anlayışımla onun ki bir mi
? Ya da sıcak çay anlayışımla ... Hatta daha beteri bir olması mümkün mü ?
Bazen kendimi belli kalıp düşünceler arasında sıkışıp kalmış
buluyorum. Aslında yeni bir cevap bulmak gibi bir amacım olmasa da güzel beynim
bana küçük oyunlarından oynuyor ve bir anda şimşek gibi çakıyor aslında olayın
başka bir gerçekliği de olduğu. Bu benim için inanılmaz bir deneyim. Kendime
çıkış yolları bulmak, farklı bakış açıları görmek aslında hayatımın benim
elimde olduğunu ve bir olaya bakışımı canım nasıl isterse öyle
değişterebileceğimi anımsatıyor bana. Bu da hayatı tabiri caizse bir oyun
alanına çeviriyor. Konuşuyorum da
konuşuyorum, derdimi, düşüncelerimi anlatmaya çalışıyorum.
Acaba becerebiliyor
muyum ? Yoksa kendi çapımda tatlı su anarşisti mi oluyorum ?
On a special note : thanks! the next new . . .