Mayıs 20, 2010

Londra-1


Cilt cilt kitaplar yazacak kadar gitmişliğim var Londra’ya. O yüzden yazının başlığını Londra-1 koydum. Benden daha çok Londra dinleyeceksiniz çünkü.
Kendimi evimde hissettiğim yegane şehirlerden biri. İlk ayak bastığım 1996 yılından itibaren hiç turistik atraksiyona katılmadan şehrin tadını çıkaran ben, 2010 itibari ile her 3 ayda bir Londra’ya gitmek için her türlü çabayı sarf eden biri oldum çıktım.
Uzun zamandır ayrıyız Londra ile. Ama Eylül için planlar hazır. 6 kafadar kendimizi sokaklara vurup şehrin tadını çıkartacağız. Londra sokaklarında pub crawl, ertesi sabah kahvaltı için Holborn’a koşmak ve en alasından bir English Breakfast yemek, kızlarla alışveriş yapmak, Boots’a girip lazım olan olmayan herşeyi satın almak, yeni çıkan kitapları görmek için Waterstones’a gitmek . . . saymakla bitmeyecek bir sürü plan program aklımızda Eylül gelsin diye bekliyoruz.
Turist gibi gezinmeyi sevmiyorsanız bile görmeniz gereken birkaç yer var. Nereler mi? National Gallery (kaçırmayın), Notting Hill (filmini görmeyen yoktur eminim), Tower Bridge (kartpostallarda gördüğünüz köprünün ta kendisi), London Eye (Londra o kadar düz bir şehir ki, şehri yukardan görmek çok eğlenceli. Başka yerde bu manzara yok, bilginize!), Hyde Park ve son olarak Covent Garden . Eğer 3-4 gününüz var ve şehrin tadını çıkarmak istiyorsanız kesin yapılması gerekenler listesinin başında parklarda piknik geliyor. Ama bu tamamen şansınıza bağlı çünkü yağmur yağdığında parkların pek bir anlamı kalmıyor. Benim favorim St James’s Park ama görmeden dönmeyelim derseniz Hyde Park’da bütün güzelliği ve hareketliliği ile sizi bekliyor.
NH3

London Eye

TB
Trafalgar, Piccadily, Oxford St, Regent’s St, Soho (sakın görmeden dönmeyin, sakın!) hergün mutlaka bir şekilde sağından solundan geçeceğiniz yerler – gözlerinizi dört açın ve şehri izleyin.
Meşhur pub'ları kaçırmayın derim. Pub food yeni yükselen trendlerden. Çok güzel yemekler yapmaya başladılar. İngiltere kendine bir cuisine yaratıyor...
Londra hiç hareketi bitmeyen bir şehir. Tek başınıza bile sıkılmanızın imkanı yok. Keza ben çoğu Londra ziyaretimi tek başıma gerçekleştirdim ve günlerimin çoğunu (akşamlar hariç) tek başıma gezerek geçirdim. Akşamları arkadaşlarımla Londra gecelerinin tadını çıkarmakla geçti.
Eğer aranızda Londra’yı görmeyen varsa bundan sonraki ilk durağınız belli oldu. Sözüme güvenin ve ucuz easyjet biletlerinden bir tane edinin. Pişman olmayacaksınız.
Benden de selam söylemeyi unutmayın aşkım Londra’ya...
CG 2

Pimms

CG CK

NH

park

5 yorum:

  1. Cook guzel fotograflar! Okudukca sabırsızlandım, resmen! :) Devamını bekliyorum!

    YanıtlaSil
  2. Devamı çok yakında sizlerle :)

    YanıtlaSil
  3. sırf o cici muffinleri yemek için bile gidilir:))

    YanıtlaSil
  4. giderseniz kesin ugrayin
    ben karamelli ve cikolatalisini yedim coooook guzeldiii. sana da tavsiye ederim
    simdiden afiyet olsun :)

    YanıtlaSil
  5. Pimms: Banu'nun limonata zannedip de kafayı bulduğu içki. Neyse ki yanında ablası (Özlem) vardı da kardeşini uyardı :) Çok güzel bir yere değinmişsin, ileride daha detaylı bir Londra rehberi gelecek ama altını çizmeden edemeyeceğim; Pimms'le tatlı tatlı kafa çekmek için en güzel yerlerden biri Thames nehrindeki tekneler...gidip de içmeden gelmeyin sakın.

    YanıtlaSil