Aralık 24, 2011

Günü kurtarmak


Anıların, kişilerin, olayların iyisini ve kötüsünü aynı aynda aklımızda tutmak, dünü ya da yarını ona göre tartıp biçmek ne kadar mümkün bilemiyorum. Bazen ikisine birden yer olmuyor aklımızda. O zaman seçmek gerekiyor bir tanesini... İyiyi mi tutucaksın içinde yoksa kötüyü mü ?

Neye hayır diyeceksin mesela ? İnsan hayatındaki “hayır”ları boşa harcamamalı. Kötüyü hayatından çıkarmanın tek yolu kesin bir “hayır”dan geçiyor bence. Öyle iki ara bir dere cevap değil, öyleyse böyle olur, şunu yaparsan belki bu olmaz gibi aralıklar bırakılan cümlelerin hiç bir faydasını görmedim ben. Ne zaman “ hayır” diyebildim, o zaman yoluna girdi işler. O zaman seçmek zorunda kaldım işte, iyi anıları mı tutucaksın yoksa kötüleri mi dedim... Günü kurtarmak daha sahte bir tavır gerektiriyor bazen. Bir yıl sonranın planını yapmak istiyorsan o zaman yalan günler saatler yerine, neyi istemiyorsan çıkartmak lazım hayatından. Benim için bunun ne olduğu çok belli. İyiyi tutmak için aklımda, yalanı çıkartmak lazım hayattan. Ne kadar acıtırsa acıtsın gerçek ya da o kesin “hayır” cevabını duymak, hiç birşey doğru cevabın rahatlığını vermiyor insana. En azından biliyorsun cevabı. Önün açık, yürüyeceğin yol belli.


Bazen bir yıl sonranın planını yaparsın. Bazen tek derdin o birkaç saati atlatmaktır ya da sadece o günü kurtarmak...


O kurtarışta yalan gülümsemeler, sahte tavırlar olur mu ? Olur.


Zaten başka yolu da yoktur. Eğer olay sadece ilk 24 saati kurtarmaksa yalanın da ömrü o kadardır. Ama her günün böyle ise işte o zaman hayat yalan, saatler yalan, ben yalan...


Karamsarlık bu ya ! Bırakmıyor yakamı bu aralar. Zaten yalan dünyası değil mi bu dünya, ne farkeder diyesim geldi...


Üstüne de bir kadeh rakı içesim...


Son iki gündür aklımda dolanan şarkı da cabası - bir yerinde gittiğin yollardan dönülmez geri diyor - bana hatırlattığı başka tabi...


Yalanın yolu dönülmez yol ! tek yön yani ! artık git gidebildiğin kadar...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder