Aralık 05, 2010

Bir Soğuk Şehir Burası İnsanın Bakmaya Doyamadığı

Aslında bayramı İtalya’da geçirecektik. Ama vizem yetişmez korkusu ile kendimize yeni bir rota belirlemek zorunda kaldık ve Rusya’nın yolunu tuttuk.

Aynı anda Çarlık Rusyasının ihtişamını, komünist devrin etkilerini, dinin yasaklanışını, tekrar uyanışını bir arada görmek gerçekten çok ilginçti. Kısa bir tarih hatırlatması ... Bizdeki lakabı ile Korkunç İvan ile başlayan ve yine bizdeki lakabı ile Deli Petro ile son bulan Çarlık Rusyası,St Petersburg’daki Kışlık Saray'ın Lenin önderliğindeki Bolşeviklerin eline geçmesiyle başlayan 1917 Ekim Devrimi ile yerini Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne bırakmış.

DSC_1318

Rusya’da ilk durak Moskova...

Biraz soğuk bir şehir burası. Havası anlamında değil kişilik anlamında... Şehire renk katan Kızıl Meydan ve Saint Basil Kilisesi bile bu kasvetli havayı bozamamış. Ama Kızıl Meydanı görmek insanın kalp atışlarını arttırmıyor dersem yalan olur. İnsan burayı iki kere görmeli;  bir gündüz bir gece. İki ayrı manzaraya bakar gibi oluyorsunuz. Yanı başında Kremlin Sarayı, Aleksandrovsky bahçesi... bütün tarih gözlerinizin önünde... Metrosunu daha önce yazdığım için tekrar belirtmiyorum. Moskova ve daha sonra anlatacağım St Petersburg tam bir açık hava müzesi.

İnsan gezerken nereye bakacağını şaşırıyor. Bildiğimiz, duyduğumuz, okuduğumuz o kadar çok şey Moskova ile bağlantılıki...Kuğu gölü balesine ilham veren yeri  ya da KGB binasını görmek, Nazım Hikmet’in mezarını ziyaret etmek, Anton Çehov’un evinin önünden geçmek, Ruslar için farkedilmez olsa da benim için inanılmaz heyecan vericiydi.

Untitled-1 DSC_1281

Bir de yeni Moskova var. Küresel kriz yüzünden inşaatları tamamlanmamış ve bence Moskova’ya hiç yakışmamış gökdelenler... Ruslar eski Belediye Başkanı'nın kulaklarını çınlatıyormuş bu gökdelenlerin önünden geçtikçe !

DSC_1409

Neler yedik neler içtik derseniz şiddetle tavsiye edeceğim iki yer var.

Cafe Pushkin : İnanılmaz yemeklerinin yanı sıra sırf binayı ve iç dekorasyonunu görmek için bile gidilir buraya. Benim gibi tatlı severler ‘strawberry with ice cream under caramel dome’ yemeden gelmeyin. Tadı bir yana çok güzel bir sunumu var. Adresi Tverskoy Bulvarı, 26A. Ulaşım çok kolay çünkü çok yakınında metro istasyonu var.

Soho Rooms : Buranın yemekleri bence Cafe Pushkin’den daha güzeldi. Hem bar hem restaurant hem de klüp olan Soho Rooms’un bir de terası var. Terasında da havuzu var. Anlayacağınız burası yazın favori mekanlarından. Bizim yaştakilere daha çok hitap ediyor. Ayrıca çok güzel kokteylleri var. Tek sorun ulaşımı zor. Buraya sadece taksi ile gidebiliyorsunuz ama merak etmeyin taksiler pahalı değil.

Moskova çok güzel bir şehir ama benim kalbim meşhur beyaz gecelerin yaşandığı St Petersburg'da kaldı.

Buraya bir teşekkür notu iliştirmeden yazıyı bitiremem. Atilla (sevgili rehberimiz) Moskova'da ve St Petersburg'da bizi nereye gönderdiyse hayran kaldık. O yüzden ona bir teşekkür borcumuz var, burdan iletelim...


1 yorum:

  1. Biz teşekkür ederiz başka seyahatlerde görüşmek dileğiyle. :)

    Atilla AKÇEALAN

    YanıtlaSil