Ekim 29, 2013

Duraklar arası aksiyonlar ve durak 2 : Rize



En son Kastamonu'dan çıkmış ve Kasaba köyüne varmıştık. Mahmut Bey Cami ziyaretimizden sonra yine yollara döküldük. Bugünün hedefim Rize'de konaklamaktı. Normalde 11 buçuk saatlik yol olduğu için aralarda mola vermek için plan program yaptık.

Foto: Özlem Ekenler
Ordu
İlk mola durağımız Ordu idi. Ama Ordu'ya giderken yolda gördüğümüz Ünye ve Fatsa'dan kısaca bahsetmek istiyorum. İkisini de 10 yıl önce görüp çok beğenmiştim. Geçen zamanda yaşanan değişim inanılmaz. Ünye hala şirin çekiciliğini sürdürse de Fatsa için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ayrıca Karadeniz otoyolunun  da Karadeniz'e getirdikleri götürdüklerini karşılıyor mu emin değilim. Şehirlerin içinden geçen otoyol trafiği belli noktalarda çok ciddi tıkıyor. Ayrıca bu meşhur otoyol şehir hayatını denizden koparmış. Bunu görmek de oldukça üzücüydü. Sorumlu mercileri hayırla(!) andıktan sonra yolumuza devam ettik. Neyse uzatmadan gelelim Ordu'ya. 

Ordu, Ertuğ'un fikriydi. Neden bilinmez "bir gün oraya yerleşebiliriz" fikrini edinmiş. Hal böyle olunca gidip görelim dedik. Baştan söyleyelim Ordu'ya taşınmamaya karar verdik :) Ne yaptınız derseniz; ilk olarak Taşbaşı Kültür Merkezi'ne gittik. 1853 yılında yapılmış eski bir Yunan kilisesinde hizmet veren merkez biz gittiğimizde kapalı olduğu için detaylı bir gezi yapamadık. Daha sonra Ordu'nun yeni teleferiği ile şehri yukarıdan gören Boztepe'ye çıktık. Teleferik, güzel, eğlenceli ve bizce şehir için doğru bir adım. Bu arada Ordu'yu gezerken başımıza gelen en ilginç şeylerden biri Ertuğ'un benzin parası ödemeye giderken Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun ile karşılaşması ve selamlaşması oldu. Biz kendisinin kim olduğunu bilmediğimiz için önce şaşırsak da güzel bir anı olarak seyir defterimizde yerini aldı. Halkın arasında gezen, herkesle selamlaşan ve kendi aracını kullanan bir politikacı görmek hergün nasip olan birşey değil malum. 

Foto: Özlem Ekenler
Trabzon sokakları
Ordu programından sonra akşam yemeğini Trabzon'da yemek için atladık arabamıza. Akşam yemeğimiz Çardak'da Karadeniz pidesiydi. Uzun zamandır yememiştim, nasıl güzel geldi anlatamam. Bir Karadenizli olarak yumurta sarısı üstünde Trabzon peynirli pidemi ısmarladığım an günün en güzel anlarından biriydi. Kuşbaşılı pide olmadığı için kıymalı pideye talim olan kocam da bu denemesinden ziyadesiyle memnun kaldı. Kuşbaşı etli olmaz, kavurmalı olur dedim ama dinletemedim. Neyse önemli olan mutlu mesut yemek yemiş olmamız. Trabzon'a çokca gittiğimiz için burada çok vakit geçirmedik. Ama yine de şehirin değişimi ve canlılığı not almaya değer bir nokta olarak burada yerini almalı bizce. Trabzon'dan sonra Rize bir saat. Gece çökmüş, yağmur başlamıştı ki otelimize vardık. Rize Dedeman'da kaldık. Otelin lokasyonu dışında size önereceğimiz hiç bir nokta yok. Ama bu bizim neşemizi öldürür mü? Asla... Ertesi gün Batum'a yola çıkmak için ve enerji depolamak için daldık derin uykulara...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder