Temmuz 04, 2012

Geçer elbet efendim...



Geçen haftalarda Camden Town’da bir dükkana girdik. Hani biz çocukken kitaplar vardı, içinde elbise modellerinin olduğu. Siz o modelleri keser, kartondan yapılma kızın üstüne geçirirdiniz, hatırladınız mı? İşte onun aynısından gördük ama modeller normal Ayşecik, Fatmacık değil bildiğiniz kraliyet ailesinin ta kendisiydi. Kraliçeden, prense kadar hepsi iç çamaşırlı karikatürleri ile karşımızdalardı. Bize düşen kitaptan istediğimiz elbiseyi kesip kraliyet ailesinin üstüne geçirmekti. Düşünmeden edemedik tabi bunun aynısı bizim ülkemizde olsa ne büyük kıyamet kopardı diye. Hani sezeryan ve kürtaj konusunda örnek alalım dedikleri batılı ülkeler var ya işte onlardan birinde yaşıyoruz biz. Buranın başbakanı büyük bir medya kuruluşu ile bağlantısı olabileceği iddiaları ile ilgili soruşturuluyor. Bilmiyorum biz bu batılı ülkelerin tam olarak nesini örnek alıyoruz. Lakin bu ülkeler şehirlerine kocaman bahçeler, parklar yapıyorlar alışveriş merkezi ya da mimari zevksizlik örneği yapılar değil. Nehirlerine gözleri gibi bakıyorlar, yataklarını değiştirmek yerine. Bugün çok kötü haberler geldi ülkeden. Denizin dibinden. Karadeniz’den. TOKİ evlerinden. Doğayı hiçe sayanlardan. Dereleri ıslah edenlerden. Sonra Tarkan gibi ünlüler çıkıp doğamızı koruyalım, nehirlerimiz, göllerimiz bizim için önemli dediğinde “Siz karışmayın efendim. Herkes bildiği işi yapsın” diyenlerden. Ama kesinlikle suçu üstüne almayanlardan.

Ama geçer bunlarda. Dert değdiğini yakar malum, değmedimi insanların ağzından ancak “biraz zamana bırakın, bu da geçer” diye acı bir cümle çıkar. 

O zaman bende yazımı son günlerde twitter da dönen Oğuz Atay’ın bir sözüyle bitirmek istiyorum

Geçer elbet efendim... Bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer; Ama mutlaka geçer



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder